Profesyonel
kulüplerde kim kimle, ne zaman, nasıl iletişim kuracağı bellidir.
Sevk ve idare
potansiyeli olanlar için iletişim bilgilendirme tanıtım reklam yapılan işin
önemini değerini anlatmanın en geçerli yoludur. Bu yolu kullanabilme şekli
kapasite bilgi birikimle alakalıdır.
Bilgi akışını
engellemek resim vermemekte bir yöntemdir ama bu yöntem saklanması gizlenmesi,
görülmemesi gereken şeyler olduğunu akıla getirir.
Oyuncuları
kısıtlar, haber akışını keser, resim vermeyi yasaklar, takım fotoğrafını
kaldırırsanız doğal olarak merak uyandırır ve daha fazla konuşulur.
Örneğin kim neden
“Ben Özgür’den daha çok şey biliyorum, yeter artık” dedi, sonra bıraktı ve
akabinde de nasıl ikna edildi?
Kulübün aylık
100-150 bin TL geliri olduğunu herkes biliyor. Vergi borçları SSK primleri,
maaşlar, primler ödenmediğine göre, para nereye gidiyor?
Şimdi hangi
Silivrisporlu yönetici kulübü kendi kredi kuruluşu gibi kullanıyor?
Şimdiye kadar
Silivrispor’dan yönetici olarak hangi kişi kaçar para çekti kulübün kasasından?
Para hareketleri
kimin banka hesabı üzerinden yürütülüyor?
Kaç tane yöneticinin
kredi kartı Silivrispor Kulübü üzerinden ödeniyor?
CEO görünümlü
sözleşmeli U15 antrenörünün SSK girişi Silivrispor Kulübünde gözükmediği
biliniyor. Acaba Silivrispor Kulübü ile alakası olmayan kaç kişinin veya
kimlerin SSK primleri Silivrispor Kulübü üzerinden ödeniyor?
Bunlar takım
fotoğrafından daha ilgi çekici olabilir mi sizler için?
Kötü yönetici, kötü
gazeteci yoktur sadece az votka vardır…!!!
İŞTE ŞİMDİ ÜZÜLECEKSİN;
Güzel ve inançlı
bir genç kız, her pazar günü kilisede dua ediyormuş. Günün birinde kulağına
“hafiften” Tanrısal bir ses gelmiş; “Seni mutlu edecek bir dilek söyle...”
Genç kız çok
şaşırmış ama yanıtını da vermiş; “Benim sevgili kedim yakışıklı bir erkek olsun
ve bana büyük bir aşkla bağlansın…”
Duadan sonra
heyecanla evine koşan kız, dünya yakışıklısı bir erkekle karşılaşmış...
İkisi de
birbirlerine sevinçle sarılmışlar. Genç adam bir anda boynunu bükmüş; “İşte
şimdi çok üzüleceksin” demiş; “Geçen yıl beni hadım ettirmiştin ya!..”
KANDIRDIM ENAYİYİ!..
Temel, Kayseri'de
15 katlı bir binaya bakıyormuş. Yaklaşan bir Kayserili sormuş; “Kaçıncı kata
bakıyorsun? Her kat için beş lira vereceğini biliyor musun?”
Temel, “Beşinci
kata akıyordum” demiş ve adama çıkarıp 25 lira vermiş. Kayserili uzaklaşırken
de “Nasıl kandırdım enayiyi” demiş; “Onuncu kata bakıyordum!..”
KISSA-DAN
Fazıl Say’a 10 ay
hapis, ayakkabı kutularının sahibi banka genel müdürüne tahliye!
“AKP iktidarında
para değil, piyano çalmak suç!”
GÜNÜN SORUSU
Koalisyondaki kavga
kimler arasında geçiyor?
Yanıt: “Paralel
yapı” ile “parayer yapı” arasında…
Değişmeyen
geleneksel kuraldır. Oyun bittiği zaman, şah da piyon da aynı kutuya atılır...
ÖZDEYİŞ
Ahırında atı olan,
yaya gitmekten utanmaz.
Yahudi Atasözü
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder