Usta kalem Orhan Budak,
eski futbolcu Vedat Nubar Taş’ın hikayesini bizlere aktarıyor…
Gözlerinde 1982’lerin
başında rahatsızlık duyar. Kontroller kendisine acı gerçeği gösterir. Behçet hastalığı
sarmıştır gözünü ama kendisi hayat dolu olduğundan mücadelesine devam eder. Perde
gözlerine 1990 yılının başlarında iner. Sahaların efendi ve açar futbolcusu görmez
artık. Hayattan küsmesi, bir kenara çekilmesi normaldir ama onun dostları
vardır. Her zaman yanında olmaktadırlar. Sanki gözlerini kaybetmemişti Vedat. Mutlu
yaşantısına devam ediyor bir yandan hayattan zevk alıyordu. Bir zamanlar komşusu
olan kişiler şimdi onun gözü, kulağı eli, kolu olmuşlardı.
22 yıldır o bir engelli
ama öyle dostları var ki hani o "nerede o dostum" diye
aradığımız zaman zaman
hayıflandığımız gerçek dostları var. Her zaman
her yerde yanında olan
dostları. Düşünüyorum bazen bir engelli için çok
büyük bir zenginliktir
dost bulmak. Yalnızsındır çoğu zaman bunu
hissedersin. İnsanlar
küçümseyerek bakarlar ama Vedat zannediyorum
ki bu yalnızlığı ne
hissetti ne de yaşadı. Dostları ona bu yalnızlığı
hissettirmediler. Bütün gününü
dostlarının arasında geçirmekte.
Kim bunlar derseniz çay
ocağı sahibi Adil Çakmaktaş, Süleyman İpek, İdris
Sukayan, Ali İhsan Kara ve
bütün semt, bütün Şişli diyebilirim. Engelli olmak onu engellemek elimizde
değil ama dost olmak sahip çıkmak ona hayatı sevdirmek işte insanın böyle
dostları ile mümkün olabilir. Dün futbol sahalarında koşuyor, zıplıyor, gol
atıyor, seviniyor, ,üzülüyordu. Bugün görmüyor ama kalp gözüyle görüyor
dostları sayesinde. Hayata teşekkür etmeliyiz. Dostlarımız olduğu için.
YAZI: ORHAN BUDAK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder