Sezona çok iddialı giren, İstanbul Süper Amatör Lig'in en zor gruplarından biri olan 4. Grup'ta sadece tek yenilgi ile ikinci olan ve tarihinde ilk kez klasman grubuna kalan, burada da sezonu 6. bitiren Acıbademspor'da kulüp başkanı Oğuzhan Atagün geride kalan sezonu değerlendirdi.
Yaklaşık 14.5 milyon TL gibi dev bir bütçe ile lige giren, ligi uzun süre yenilgisiz götüren ancak iki kez teknik direktör değişikliği yapan bordo beyazlıların 2013'ten bu yana başkanlığını yapan Atagün, geride kalan sezonun özetini yaparken çarpıcı ifadeler kullandı.
Kulübün Kadıköy Acıbadem Mahallesi'ndeki yeni lokalinde Yerel Futbol'un sorularını yanıtlayan Atagün, sezonun kendileri için birkaç kırılma noktası olduğunu özellikle teknik direktörleri Zeki Ersoy'un beklenmedik ayrılığının takımı bozduğunu ayrıca birçok maçta çok ciddi hakem hatalarına maruz kaldıklarını söyledi.
Sezonu Atagün'den dinleyelim:
"Sezon başında BAL hedefiyle ciddi bir kadro kurduk. Teknik direktör olarak Zeki Ersoy'la anlaştık. Kendisinin hakkını teslim edeyim, gerçekten iyi bir kadro kurdu. Biz de kendisine 6 kişilik ciddi bir ekip sağladık. Uzun vadeli bir planlama yaptık, hatta önümüzdeki sezonun planlarını bile şimdiden oluşturduk. Oyuncularla peşinat ve galibiyet başına prim olarak anlaşma sağladık, BAL'a çıkma durumunda da 100'er bin TL vadettik. Sezon öncesi Bolu’da 9 günlük bir kamp düzenledik. Kampta herkesin peşinatı ödendi ve sezona güzel bir başlangıç yaptık.
Zeki Hocanın tavırları değişti
İlk maçlarda Anadolu Hisarı ve Kartal’ı geçtik ki bunlar bizim en büyük rakiplerimiz olarak görülüyordu. Takım iyi gidiyordu, namağlup lider durumdaydık. Ancak haftalar geçtikçe Zeki Hoca’da anlam veremediğimiz bir tavır değişikliği olmaya başladı. Galip geldiğimiz maçlardan sonra dahi futbolculara karşı tavırları değişti, söylemleri sertleşti. Biz bunları görmezden geldik, çünkü takım iyi gidiyordu.
Bir maçta, 0-0 devam eden devre arasında futbolculara hakaretamiz sert söylemlerde bulunduğunu işittik. Biz yine takımın iyi gittiğini düşünerek bu olayı da fazla büyütmedik. Ancak bir hafta sonra, Girne ile berabere kaldıktan sonra “Beni bu saatten sonra hiç kimse tutamaz, sizin gibi futbolcularla çalışmam” gibi ifadeler kullandığını duyduk. Üstüne basa basa “hiç kimse” demiş ki o hiç kimsenin ben olduğu herkesin malumu.
Bu sözler camiada da yankı buldu. Bunları anlatıyorum çünkü bize, “İyi giden takımda hocayı neden değiştirdiniz?” diye suçlamalar yöneltildi. Kendi camiam da beni eleştirdi. O söylemlerin üzerine ben yine bekledim, 'Hocanın vardır bir bildiği, belki de futbolcuları hırslandırmak için böyle konuştu' diye düşündüm. 3-4 saat bekledim aramasını. Sonra kendisini aradım ve “Hocam, bazı şeyler söylemişsiniz, doğru mu?” diye sordum. O da söylediklerini kabul etti. Ben de, “Tamam, o zaman istifanız kabul edildi” dedim. O da, “Tamam” diyerek ayrılığı onayladı.
K.Çekmecespor bizimle iletişime geçmedi
Daha sonra öğrendik ki, Kartal maçına Küçükçekmece yönetimi gelmiş. Küçükçekmeceliler ona 3. Lig hedefiyle iyi bir kadro kurduklarını söyleyip teklifte bulunmuşlar. Meğer bizim takımdayken, Küçükçekmece’nin idmanlarına gidiyor, onlara oyuncu listeleri hazırlıyormuş. Küçükçekmece yetkililerini de bu konuda kınıyorum. Neticede hedefli bir takımdan bir hoca ayrılıp onlara gidiyor. Ben olsam, “Bu hoca neden hedefli bir takımdan ayrılıp buraya geliyor?” diye sorardım. En azından bizimle iletişime geçmelerini beklerdik ama kimse bize bir şey sormadı.
Açıkça bana söyleyebilirdi
Zeki Ersoy, çıkıp “Güzel bir teklif aldım, hayatımı düşünmeliyim” deseydi, ben de ona göre gardımı alır, hazırlığımı yapardım. “10 gün devam et, yerini doldurayım” derdim. Takımımızda dört büyüklerde oynamış 4-5 futbolcu vardı. Ama Zeki Hoca, bu oyunculara gurur kırıcı kelimeler kullandı, adeta kendini kovdurmaya çalıştı ve takımın dengesini bozdu. Ne o bize muhtaç, ne biz ona muhtacız. Ama böyle hareketlerle, tam en kritik virajda takımı bırakıp gitmesi olmadı. Birçok oyuncuyu bozdu, gitti. Galatasaray’dan teklif almış bir oyuncumuz vardı, ondan bile verim alamadık. Kendi getirdiği oyuncuları göndermeye çalıştı, takımı ayakta tutan isimleri dışladı. Takımda 'eski oyuncu' diye bir kavram bırakmadı.
Bir kuruş borcumuz yok
Şunu da netleştirelim: Zeki Hoca’nın kulüpten ayrıldığı gün, bir lira bile alacağı yoktu. Hatta şunu da ekleyeyim: Futbolcuların ücretleri altında ezilmesin diye, alacağının yarısı kadar daha fazla ödeme yapmıştık. Hoca ayrılana kadar tüm sözlerimiz tutuldu. Kulüp olarak her zaman taahhütlerimize sadık kaldık.
Rıdvan Hoca heyecanımızı paylaşamadı
Zeki Hoca’nın ayrılmasından sonra Rıdvan Elmastaş ile hoca dönemimiz başladı. Ancak Rıdvan Hoca, bizim şampiyonluk hedefimizdeki heyecan ve baskıyı kaldıramadı. Bunu kendisi de kabul etti. Zaten bazı şeylerden çekindiği için kendi isteğiyle ayrıldı. Ayrılığı, Kartal maçından hemen önce gerçekleşti. Oysa bizim kadromuz Kartal’dan katbekat iyiydi. Rıdvan Hoca, sanıyorum Kartal camiasından gelen bir isim olduğu için bu maçın baskısını fazlaca hissetti. Sanki o maça çıkmak istemiyor gibiydi. Nihayetinde, kendi arzusuyla takımdan ayrıldı.
Hakemin nişanlısının protokolden çıkarılmasının ceremesini çektik
Bu arada, çok sıkıntılı bir olay yaşadık. Beylerbeyi Stadı’nda oynadığımız bir maçta, bizim oyunculardan biri gol kaçırınca bizim tribünden bir küfür yükseldi. Bunun üzerine protokol tribününden, 17-18 yaşlarında bir genç kadın ayağa kalktı ve “Niye küfür ediyorsunuz, siz ne biçim erkeksiniz?” gibi tahrik edici laflar etti. Bizim taraftarlar ile arasında bir gerginlik yaşanmaması adına ben hemen araya girdim, kendisine, “Siz kimsiniz, hangi sıfatla protokolde oturuyorsunuz” diye sordum. Kendisi, yardımcı hakemin nişanlısı olduğunu söyledi. Biz de, “Yardımcı hakemin nişanlısı protokolde oturamaz lütfen sizi diğer tarafa alalım” diyerek onu normal tribüne aldık. Ancak o günden sonra maçlarımız adeta katledildi. Bir hanımefendinin protokol tribününden çıkarılmasının ceremesini tüm sezon ağır bir şekilde çektik. Maçlarda adeta doğrandık.
Bazı maçlarda öyle kararlar verildi ki akılla mantıkla kuralla açıklanacak şeyler değil... Hakemler, istedikleri gibi maçı bir tarafa çok rahat çevirebiliyor. Klasmanda bir maç sonrası rakip takımın başkanı bile, “Ben para versem hakemi bizim lehimize bu kadar yönettiremezdim. Sizi normalde yenemezdik” dedi. “Bizimle alakası yok, ama neden böyle yaptığını biliyoruz” diye ekledi. O rakibimizle 20 maç yapsak adil bir hakemle bizi tek maçta bile yenemezlerdi.
İHK mafya sistemiyle çalıştı
Bu sezon, İl Hakem Kurulu adeta bir mafya sistemiyle çalıştı. Adaleti gözetmediler, istedikleri kulüpleri öne çıkardılar. Rakip takımın teknik direktörünün hakemle nargile keyfi yaparken çekilmiş fotoğrafları paylaşacak kadar pervasız olması inanılır gibi değil. Uçuk şeyler yaşadık. Mesela Anadolu Hisarı maçında, rakip yönetimin bile karıştığı bir kavgada kimse ceza almadı. Aklım almıyor bunu! Maç sonrası olay olsa hadi belki farklı değerlendirilir ama daha 90 dakika bitmeden rakip asbaşkan oyuncularımıza tekme tokat saldırıyor, biz görüntüleri paylaşıyoruz, ama hiçbir ceza çıkmıyor. Bu nasıl oluyor?
A.Hisarı ve Vefa kollandı
Anadolu Hisarı'nda futbolcularımız 15 dakika boyunca dövüldü, polis bile ayırmakta zorlandı. Bu görüntüleri TFF’ye gönderdik ama hiçbir geri dönüş alamadık. Anadolu Hisarı'na giden tüm takımlar ayakları geri geri gidiyor. Lider olarak gidip Anadolu Hisarı'nı yendik ama sanki ceza alan bizler olduk. Kalemize iki maçta sadece 2 şut atabilen o takım BAL’a çıktı. O maçta en az 6-7 oyuncularının kırmızı kart görmesi gerekirdi. Görüntüleri işaretleyip TFF’ye gönderdik, ama ne bir taraftar cezası ne de başka bir yaptırım çıktı. Onların asbaşkanı bizim futbolcuları dövdü ama hak mahrumiyeti bile almadı. Bize ise ceza üstüne ceza yağdırdılar. Mesela tarihte görülmemiş şekilde bana cumartesi ceza verildi çünkü pazar günü THY ile maçımız vardı. Hemen ardından Vefa maçımız vardı, ona da giremedim. Her şey öyle bir ayarlanmış ki, adeta planlı bir şekilde aleyhimize işledi.
Lig boyunca Anadolu Hisarı, SAL Klasman'da da Vefa açıkça korundu.
Hakemler tarafından doğrandık
Bir Vefa maçı oynadık mesela. Hakem inanılmaz şeyler yaptı. Bariz bir penaltımız verilmedi. Buna karşılık alakasız bir penaltı çalındı ve gol yedik. Klasman boyunca hakemler tarafından adeta doğrandık. En çok üzüldüğüm maç Vefa maçı oldu. O maçta çok üstün oynadık, rahatlıkla kazanabileceğimiz bir maçtı, oyuncularımız da son derece istekliydi. Vefa’ya haksızlık yaptığımı düşünmüyorum. Başkanları Özer Baba’ya da buradan selam ve saygılarımı gönderiyorum. Onlarla polemiğe girmek gibi bir niyetim yok, onlara saygı duyuyoruz ama o gün sahada vicdanı olan herkes bizim daha üstün oynadığımızı gördü. Vefa kendi sosyal medyasında maçın özet videosuna penaltı pozisyonunu bile koymamış, herhalde kendileri de göremedi!
Bizi rakiplerin kucağına attılar
Klasman'da ilk 7 maçın 5’ini Avrupa Yakası’nda oynadık. Bu durumu, TFF’den Amatör İşler Kurulu Başkanı Selçuk Azeri'ye, İl Temsilcisi Ali Haydar Akın’a defalarca ilettik. Sayın Akın üçüncü maçın sonunda, “Haklısın, sana bir haksızlık yapıldı, bunu düzelteceğiz” dedi. Ama altıncı maça kadar Anadolu Yakası’na bir kez bile maç verilmedi. Ne zaman ki şampiyonluk umudumuz tamamen bitti, o zaman maçlarımız Anadolu Yakası’na kaydırıldı. Bu konuyu TFF’de genel sekretere kadar şikâyet ettim. Bize 5 hafta boyunca Avrupa Yakası’nda oynatıp, rakiplerin kucağına attılar.
Yedi maçın beşinde harcandık
Mesela THY maçı için önce Paşabahçe Stadı açıklanıyor, 'Tamam' dedik ama maçtan iki gün önce birden İBB GOP’a aldılar. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu? Hangi güç, maçtan iki gün önce böyle bir karar aldırıyor? Eğer lobi gücü varsa, biz neden her maç takıma 30-40 bin TL harcıyoruz? O zaman mahalle maçı yapalım, siz istediğiniz takımı çıkarın! BAL'da statü zaten başlı başına enteresan. BAL deplasmanlı bir ligdir, amacı takımları 3. Lig'e maddi ve manevi hazırlamaktır. İstanbul grubu uydurdular. İHK’ye (İl Hakem Kurulu) klasmanı teslim etmişler. O zaman ben de 4.5 milyon harcayayım, kalanını hakemlere teklif edeyim! Siz adaleti sağlayamazsanız, insanlar başka yollar arar. Yedi maçın beşinde resmen harcandık. Penaltılarımız verilmedi, başka maçlarda da cayır cayır doğrandık.
Hatalar nedeniyle futbol sevgimiz köreldi
Böyle adaletsiz bir ligde olmak istemiyoruz. Bu lig, futbol sevgimizi köreltiyor. Bu sadece para meselesi değil. Bu takım yağmurda, çamurda idman yapıyor. Siz bir hakem gönderiyorsunuz, o hakem takımın kaderiyle oynuyor. Bir maç değil, beş maç! Bakın normal sezonda sadece bir kez, Bayrampaşa Teknikspor'a yenildik, onda da oyuncumuzun dili boğazına kaçmıştı. Ama hakemi tebrik ettik. Hayatımda sadece bir kez hakem soyunma odasına girdim, o da Teknikspor maçının hakemini tebrik etmek için. Çok kıymetli hakemlerimiz de var ama bazıları da çok yetersiz. Hakem hataları yüzünden futbol sevgimiz köreldi. Adaletin olmadığı yerde kaç kulüp başkanı alın teriyle uğraşacak, kaçı hakemlerle mücadele edecek? Aklı olan takım kurmaz, lobi kurar. Demek ki bu iş oynamakla olmuyor.
RÖPORTAJ: EFKAN BUCAK
(DEVAM EDECEK)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder