Modern tesisler sınırsız imkânlar milyon dolarlık bütçelere rağmen futbolda geldiğimiz nokta memleket meselesi haline geldi.
Yabancıyı serbest mi bırakalım?
Devşirme oyuncu mu oynatalım?
Parayı mı kısalım? Diye tartışıp duruyoruz…
Birçok neden sayabiliriz ama sanıyorum biz bir şeyi ihmal etmişiz…
Amatör ruhu öldürmüşüz. Hemen hemen tüm kademelerde kamplar analizler, istatistikler, maç başları, primler konuşulur olmuş. Oysa bunlar tamamlayıcı unsurlardır. Amatör ruh olmazsa yerine ne koyarsanız koyun olmuyor.
Standartları amatörün çok üzerinde ama Büyükçekmece’de de olmuyordu, Ergün hoca yeniden bir amatör ruh oluşturmaya çalışarak işe başlayınca artık önlerindeki maçlara daha güvenli bakabiliyorlar…
Babaeski’ye ne demeli? Sabah yola çıkmış, trafikte saatlerce dolaşmışlar stadı bulamamışlar ve akabinde de maça yetişememişler, geç çıkmışlar ısınmadan maça girmişler bu durumda yenilmeleri hatta fark yemeleri beklenir dimi. Nedeni ise rakip Çengelköy ve her şey yolunda, Büyükçekmece’yi 2-0 yenmişler havaları yerinde. Ancak maç tamamlanamadı ama Babaeski kahveden toplanıp uzun yoldan gelip 1-0 yenip gidiyor…
Bu tablo hangi analize dayandırılır?
Hangi istatistikle açıklanır?
Amatör ruh böyle bir şeydir işte. Öncesini sonrasını düşünmez, hesap, pazarlık yapmaz, çıkar ve oynar, sonuna kadar mücadele eder. Yani içinizden gelecek hissedeceksiniz…
Çocukken mahalle maçlarında üç korner bir penaltı ediyordu.
Gol atan kaleye geçiyordu.
Gol mü aut mu tartışması çıktığında 'bak adamın gol' diyor dedik mi olay bitiyordu.
Biz futbolu böyle sevmiştik. Profesyonelliğin cazibesine kapılıp nasıl bozulduğunu amatör ruhun nasıl yok edildiğini Yetkin Karakaş’ın açıklamalarından anlıyoruz.
Meğer binlerce insan “maksat spor olsun” diye farkında olmadan bunların değirmenine su taşıyormuş…
İsimlerde, iddialarda son derece manidar. Tüm renkler aynı hızla kirleniyordu, oysa biz ve bizim gibiler elbirliğiyle vakti zamanında birinciliği ise boka vermişiz de haberimiz yok dimi yani…
YAZI: ENGİN AKIN
Yabancıyı serbest mi bırakalım?
Devşirme oyuncu mu oynatalım?
Parayı mı kısalım? Diye tartışıp duruyoruz…
Birçok neden sayabiliriz ama sanıyorum biz bir şeyi ihmal etmişiz…
Amatör ruhu öldürmüşüz. Hemen hemen tüm kademelerde kamplar analizler, istatistikler, maç başları, primler konuşulur olmuş. Oysa bunlar tamamlayıcı unsurlardır. Amatör ruh olmazsa yerine ne koyarsanız koyun olmuyor.
Standartları amatörün çok üzerinde ama Büyükçekmece’de de olmuyordu, Ergün hoca yeniden bir amatör ruh oluşturmaya çalışarak işe başlayınca artık önlerindeki maçlara daha güvenli bakabiliyorlar…
Babaeski’ye ne demeli? Sabah yola çıkmış, trafikte saatlerce dolaşmışlar stadı bulamamışlar ve akabinde de maça yetişememişler, geç çıkmışlar ısınmadan maça girmişler bu durumda yenilmeleri hatta fark yemeleri beklenir dimi. Nedeni ise rakip Çengelköy ve her şey yolunda, Büyükçekmece’yi 2-0 yenmişler havaları yerinde. Ancak maç tamamlanamadı ama Babaeski kahveden toplanıp uzun yoldan gelip 1-0 yenip gidiyor…
Bu tablo hangi analize dayandırılır?
Hangi istatistikle açıklanır?
Amatör ruh böyle bir şeydir işte. Öncesini sonrasını düşünmez, hesap, pazarlık yapmaz, çıkar ve oynar, sonuna kadar mücadele eder. Yani içinizden gelecek hissedeceksiniz…
Çocukken mahalle maçlarında üç korner bir penaltı ediyordu.
Gol atan kaleye geçiyordu.
Gol mü aut mu tartışması çıktığında 'bak adamın gol' diyor dedik mi olay bitiyordu.
Biz futbolu böyle sevmiştik. Profesyonelliğin cazibesine kapılıp nasıl bozulduğunu amatör ruhun nasıl yok edildiğini Yetkin Karakaş’ın açıklamalarından anlıyoruz.
Meğer binlerce insan “maksat spor olsun” diye farkında olmadan bunların değirmenine su taşıyormuş…
İsimlerde, iddialarda son derece manidar. Tüm renkler aynı hızla kirleniyordu, oysa biz ve bizim gibiler elbirliğiyle vakti zamanında birinciliği ise boka vermişiz de haberimiz yok dimi yani…
YAZI: ENGİN AKIN

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder