BU DÜNYADA ÇOK SEVDİĞİM İKİ ŞEY VAR, BİRİSİ AİLEM DİĞERİ TALEBELERİM… (Ali Eren-Yanki Hoca)
İstanbul Amatör Ligleri üzerine haftalık yazımız ile sizlerle yeniden birlikteyiz. En baştan söylemem gerekir ki, bu hafta da maç yorumları yapmayacağız. Nedeni ise vakit darlığı. Ancak gelecek hafta nasip olursa, ekip arkadaşlarım ile birlikte Süper Amatör Liginden 20 maçı yorumlamaya çalışacağız.
Maç yorumları üzerine
Ben buradan bir kez daha belirtme gereği duyuyorum: Ben hiçbir maçta kimin kazandığı ile ilgilenmedim. Biz sadece güzel futbol izleyip, oyuna renk katmak niyetindeyiz. Bunu yaparken de, kimseyi rencide etmemeye özen gösteriyoruz. Alaycı ifade kullanmıyoruz. İşimize geldiği gibi yorumlar yapıp, kafaları karıştırmıyoruz ve bu yorumları birçok insanın okuduğunu bildiğimiz için işkembeden sallamıyoruz.
Bana, 90 dakika boyunca 2 tane gol pozisyonuna girmeyip, üstüne üstlük rakibine 15 tane net gol pozisyonu veren ancak şansının yardımıyla ve de bir iki futbolcusunun üstün gayretiyle galip gelen bazı takımların ilgilileri, “bilmeden yorum yapıyorsun” diyorlar. Ben bazı takımları henüz izleyemedim, bunu kabul ediyorum. Ancak benim arkadaşlarım var, Yerel Futbol Sitesinde onursal olarak görev yaptığımız, kader birliği yaptığımız kardeşlerimiz, ağabeylerimiz var. Bu ekip zaten sürekli işbirliği içerisinde ve her türlü müsabaka hakkında görüş alışverişinde bulunuyoruz. Yetmedi, Antrenörlerimiz var, sağ olsunlar, tüm bilgileri, en doğru şekilde temin ediyorum. Her hafta saha, saha gezen amatör futbol sevdalıları var, dilediğimiz bilgiyi rahatlıkla alıyoruz. Yetmedi, futbolcular var. Dahası da var ancak buradan yazamıyorum…
Sonuç olarak, bu yorumları tek elden kaleme alan benim ancak yazıda herkesin emeği var.
Bazı Hakemleri anlamıyorum
Geçen gün bir haber yapmıştık. Haberde Hakeme karşı en ufak bir hakaret yok, aşağılama zaten yapmayız haddimize değil. Alay etmedik, akıl vermedik. Yönettiği maçta son kırmızı kartın küfürden dolayı olduğunu yazmamıştık, 3 kırmızı kartın nasıl olduğu hakkında herhangi bir açıklamada bulunmadık.
Hakem bize e-posta göndermiş, üzüleyim mi, güleyim mi bilemedim. Hiçbir şey bilmediği açık olan Hakem bize akıl vermeye kalkıyor. Hem bize görevimizi anlatıyor, hem de Temel Hak ve Hürriyetler hakkında danışmanlık yapıyor. Şimdi ben bize Hukuk dersi vermeye kalkan Hakeme neler söylerdim de sonradan buna gerek olmadığını anladım.
Onu Hakemi izlettim bir U17 maçında, o maçta ta iki ihraç oldu. İki maçta 6 ihraç. Bu hafta da bu Hakemden 3 maçta 9 ihraç bekliyorum. Benim bu Hakem’e bazı tavsiyelerim olacak; Arkadaş, sen henüz çok gençsin, yolun başındasın. Hakemlik ömrün ne kadar olur bilmiyorum ama böyle yapmaya devam edersen, ben sana en fazla 3 sezon müddet biçerim. Seni de harcarlar, nasıl olduğunu anlayamazsın. Ayrıca bu Hakemlik konuları yalayıp yutmuş birisi olarak sana şunu diyorum, “saha içinde değil, esas saha dışında hata yapma!” Unutma, bazı Hakemler, doğuştan Hakem olacağı belli olanlara başarı yolunda merdiven olmak üzere vardır.
Ayrıca sana akıl verenlere, sizleri bize karşı dolduranlara da benden selam söyle. Ben bu işi onlardan iyi biliyorum, bunu da mutlaka ilave et.
Bir de Hakemler bu aralar pek güzel maşallah. Sen takımın hakkını gasp et. Verdiğin ve vermediklerin ile insanlarının hem puanını engelle hem de saha içinde futbolcu, idareci ve Antrenörlere yapmadığını bırakma, sonra da kanun de, nizam de. Bir senin için mi bu Kanunlar? Haksız olduğu halde pişkinlik yapan ve çok bildiğini iddia edip, dünyadan bi haber yaşayan insanlardan nefret ediyorum.
Ersun Yanal neden kovuldu?
1 ay önce bir A2 takımının Teknik Direktörü ile konuşuyorum, Hocam diyorum, “sizin ligler ne zaman başlayacak?” “Ersun Hocanın keyfi ne zaman gelirse” diye cevap veriyor Hocamız. Yorgan gitti, kavga bitti derler ya. İşte öyle bir olay.
Tam ismi Kazım Ersun Yanal. 17 Aralık 1961 Buca, İzmir doğumlu. Manisa Celal Bayar Üniversitesi Beden Eğitimi Bölümü mezunudur. Burada teknik direktörler Mesut Bakkal ve Tevfik Lav ile arkadaşlığı başlamıştır.
Ersun Yanal'ın aylık maaşı 130 bin TL idi. Yetkilerinin çok fazla olduğundan, kimsenin işine karışamamasından yakınılıyordu. Ersun Yanal görevden alınışını, “Fenerbahçe operasyonu” olarak görüyor. “Beni Fenerliler yedi” diyor. Olabilir, zaten Rıdvan Dilmen’in Tanju Çolak ile birlikte burunlarını sokmadıkları iş alanı yok gibi.
Bana kalırsa, Ersun Yanal’ın görevden alınacağı çok daha önceden belliydi.
Ersun Yanal ve ekibinin TFF’ye maliyeti tam olarak 750 bin TL idi. Bu zaten ekonomik olarak batmak üzere olan Türkiye Futbol Federasyonu için ciddi bir ekonomik yük anlamı taşıyordu.
A2 diye bilinen ligin organizasyonunu da Yanal'ın ekibi yapıyordu. Yanal bu sezon başlamadan bir karar alıp, A takımlarda kadroya giremeyen oyuncuların forma giydiği A2 Ligi’ne yaş sınırlaması getirmek istedi. Ersun Yanal’ın planına göre 01.01.1991'den büyük doğumlu futbolcular bu ligde oynayamayacaklardı. Kulüpler hemen itiraz ettiler haliyle ve Ersun Yanal da bu A2’nin kurbanı oldu.
Ersun Yanal gitti, kavga bitti. A2 Ligi geçen hafta Perşembe günü başladı. Statü gereği 01.01.1990 ile 31.12.1995 arası profesyonel ve amatör oyuncular ile 31.12.1989 ve önceki tarihte doğmuş olan profesyonel futbolcularıyla katılabilecek. Ayrıca kulüpler, A2 Ligi maçlarında futbolcu uygunluğu kriterlerine uymak şartıyla en fazla 2 yabancı futbolcu da oynatabilecek.
Hakemlere kural kitabı dağıtmadılar, Hiddink’e dünyaları veriyorlar
Yukarıdaki cümlemi tekrarlıyorum, “ekonomik olarak batmak üzere olan Türkiye Futbol Federasyonu…” Bu Federasyon, düzenli olarak her ay çıkarttığı Tam Saha Dergisini artık e-dergi formatında bize sunuyor. Ayrıca Hakem, Yardımcı Hakem, Dördüncü Hakem ve Gözlemci El Kitabı’nı da bastırmadılar, Hakemler internetten PDF formatından çıktı alsın dediler. Hakemlerin işim gücü yok, 80 sayfalık dergi için çıktı alacaklar. Başka işleri kalmadı 136 sayfalık el kitabı çıktısı alacaklar. Bilgisayar dahi kullanamayan bazı Gözlemciler zaten Kural Kitabını okumazdı, şimdi internete girip, doküman mı indirecekler? Eşek vardı karşınızda, siz paraları fuzuli yerlere bolca dağıtın, Hakemlere gelince para bitti…
Amatör ve Profesyonel maç ücretlerinde halen çok ciddi sıkıntılar var. Neden, TFF’nin parası bitmiş. Bu ülkede 1 ayda 600 TL kazanabilmek için kıçını yırtanlar var. Siz kalkıyorsunuz, Guus Hiddink’e ekstra ödemelerle birlikte senelik 8 milyon Euro ödeme yapıyorsunuz. Adamın maaşı bizim Ülkemizde 2500’den fazla aileyi 1 sene doyuracak paraya tekabül ediyor. Ayrıca Fatih Terim Hocamızın maaşını memur maaşıyla kıyaslayıp, şahsına hırsız muamelesi yapıp, edilmedik hakaretler bırakmayanlar neden şimdi susuyor? Onlar da mı yabancı hayranı?
Hakemlerin yanlış davranışları
Son günlerde dikkatle takip ediyorum, bazı Hakemler, saha içinde tövbe haşa, sanki küçük dağları ben yarattım havalarında. Futbolculara karşı hiç tahammülleri yok, astığım astık tarzında maç yönetiyorlar.
Futbolcuları geçtim, Antrenörlere fırça atmaya çalışan Hakemler var. Bu şekilde davranan bazı Hakemlerin isimleri de ben de mevcut ancak deşifre olmasınlar diye şimdilik yazmıyorum. 17 yaşındaki Hakem, 50 yaşında Antrenöre, “otur yerine” diyemez! Derse, gün gelir ona da birileri “çantanı dağıt, senden Hakem olmaz” der.
Buna birilerinin önlem alması gerekir. Bilhassa genç Hakemlerin ciddi bir eğitimden geçmesi gerekir. Tabii Antrenörlerin de Hakeme hakaret etmeye kalkmaması lazım.
Bu arada Türk Futbolunun içine eden HİF (Herkes için Futbol Hakemliği) sistemi kalkıyormuş, gelecek sezon yine Aday Hakemlerimiz olacak, bu çok güzel bir haber. Zararın neresinden dönülürse kardır.
Futbolcuların yanlış davranışları
Hakemlere kabahat buluyoruz ancak futbolcularımızın saha içerisinde davranışları, Hakemlerin onlara daha iyi niyetli yaklaşmasını engelliyor. Zaten Amatör Liglerde kolay maç olmuyor, bir de buna futbolcu, Antrenör ve idarecilerin yanlış davranışları, seyircinin tutumu, maçın zorluğu vesaire eklenince Hakemlerin işi çok daha zorlaşıyor.
İşin aslı birçok Hakem henüz maç başlamadan, o maçı nasıl bitireceğini ve o Stattan nasıl ayrılacağını düşünüyor. Güvenlik yok, emniyet yok, emeğinin karşılığı hiç yok. Profesyonel maçlarda Hakemler rahat, arkanda bir dünya Emniyet, öksürsen 50 tane Polis Memuru “çok yaşa Hocam” der. Amatörde her şey çok zor. Ev sahibi takım mağlup olunca içmeye su bulamaz Hakemler. Zaten soyunma odaları çok affedersiniz hayvan bağlasan durmaz. Devre arası çay istesen skora göre verirler, takımları galip ise en babasından, takımları mağlup ise imamın abdest suyundan. Bir de maça araba ile geldiysen tam yandın. Hele bir de arabanda Metin Boğa ve Levent Karabudak gibi “TFF Kokartı” varsa, gitti araban. Bir de bazı Statlar var, Hakemler araba ile maça gidince otopark ücreti ödüyorlar. Otoparkçılar o kadar enteresan insanlar ki hemen soruyorlarmış, “Hocam kaç saat kalacaksın?” “2 saat kardeş, maç bitine kadar”
Bir Hakem anlatmıştı, maçta olay çıkmış, Hakemler 1 saat soyunma odasında mahsur kalmışlar, otoparkçı hemen cezayı kesmiş, bana ne ulan, size kim dedi maçta olay çıkarın da soyunma odasında rehin kalın, 3 saat parası alırım, yoksa arabanı çizerim”
Zaten Hakemler hak ettiklerinin karşılığını alamıyorlar bir de bu olaylar Hakemleri iyice çileden çıkartıyor.
Müsabaka içerisinde yaptığı onlarca hataya rağmen, tribüne karşı kendini haklı göstermeye çalışan ve sahada Hakemi zayıflatma çabasına giren oyuncu sayısı bizim liglerimizde oldukça fazladır. Ben bunlara Hakemi tribüne satan karakteri zayıf futbolcular diyorum. Hakemlerin en sevmediği tip bunlardır. Bir de maç boyunca sahada hiç bir varlık göstermeyip, bir pozisyonda yanlış karar verdi diye Emre Belözoğlu gibi Hakemin peşinden koşan futbolcu özentilerinden nefret ediyorum. Elbette ki bu tarz oyunculara karşı Hakemlerin iyi niyetli olması beklenemez. Bir de bazı Antrenör tipleri var, 1. dakikadan itibaren Hakemi yemeye çalışıyorlar. Hakem acemi ise sürekli bağırıp, çağıran bu tip Antrenörlerin oyuncağı oluyor. Ancak Hakem tecrübeli ve yetenekli ise, bu tip Antrenörler Hakemin oyuncağı oluyor.
İdareciler de olayı tetikliyorlar
15 gün önce bir Süper Amatör Lig maçı izliyorum. Deplasman takımının idarecisi bir taç atışını yanlış verdi diye Hakeme hakaret etti. Hakem de gitti yanına kibarca, “çık dışarı” dedi. O takımın yedek futbolcusu, sahadan atılan idarecisi için, “zaten bir maçta en fazla 25 dakika kulübede kalır ve Hakeme hakaret etmeyi marifet bilir” diyebiliyor.
Zaten en büyük sorunlarımızdan birisi, iş bilmeyen insanların futbolu yönetmeye kalkmasıdır. Topu görünce tahrik olan küçük beyinlileri sırf biraz paraları var diye idareci yaparlarsa olacağı budur. TFF’nin her sezon öncesi sahaya girecek İdarecilere eğitim vermesi hatta sınava tabii tutması gerekir. Hatta sağlık raporu bile istenilebilir. Psikolojik rahatsızlığı bulunanlar, bırakın saha içine, tesis dahiline bile sokulmamalıdır.
Hafta içine maç verilmesi ciddi bir hatadır
Amatör Liglerimiz başlayalı henüz 5 hafta oldu ancak bu hafta içine maç verildiğini görüyoruz. Halbuki sezon öncesi hafta içine mümkün mertebe maç verilmeyeceği Kulüplere bildirilmişti.
Şimdi önümde 5. haftanın bülteni duruyor. Hafta içine U17 maçları verilmiş. Saha sorunu var derler anlarım, ancak bazı Statlarda maç sayısı çok az. Bu maçları programı zayıf olan Statlara vermek acaba mümkün olamaz mıydı?
Sonuçta bu sporcuların birçoğu öğrenci. Okuldan izin almak zor. Hem dersten olacaklar hem de kız arkadaşlarından bir günlüğüne bile olsa mahrum kalacaklar, bu çok ciddi bir sorun. O sporcu kendini maça veremez ki…
Kulüplerin birçoğu müsabakalara giderken Belediyelerden araç temin ediyor. Zaten Yerel Yönetimler (birkaç tanesi) tüm hafta sonu Kulüplere çalışıyor. Bir de hafta içi maç olunca, adamın personeli var, servisi var, var oğlu var. Bir de Kulübü mü idare edecek! Yok araba bugün de kendiniz gidin derler!
Bir de dikkatimi çekti, hafta içi müsabaka programında çok iyi Hakemler var. Onur Karabaş Osman Yiğit Uzer, Mustafa İspiroğlu, Orkun Aktaş gibi iyi Hakemler U17 maçlarına verilmiş. Hafta içi müsait olan Hakemleri de öğrenmiş olduk böylece…
Tüm Kulüplerimize, Teknik Direktör, Antrenör, Futbolcu, Yönetici ve taraftarlarımıza içtenlikle başarılar diliyorum. Selam ve saygılarımla.
Bu yazıdan sonra futbola başladığım 1989 yılında Alibeyköyspor’da Hocam olan ve 2002 yılında futbolu A. Parseller’de bırakırken yine Hocam olan, elini öpüp, “futbolu bıraktım Hocam, hakkını helal et” dediğim Yanki ağabey için bir yazı hazırlayacağım. Kendine has bir adamdı, müthiş bir insandı, gariban babasıydı. Çok kimsenin ekmek yemesine vesile oldu. Müthiş espriler yapar, bizi gülme krizlerine sokardı. 15 gün önce antrenman esnasında sahada kalp krizi geçirmiş, kimseye belli etmemişti, yine görevinin başındaydı. Şimdi o’nu çok özleyeceğiz. İnşallah nur içinde yatar. Bir de buradan helalliğini isteyelim. Zamanında seni çok üzdük, hakkını helal et Yanki ağabey.
Elektronik Posta Adresim: bkyerelfutbol@gmail.com
YAZI: BURAK KURTULUŞ

2 yorum:
Sevgili Burak hocam kalemine sağlık.Cidden çok güzel bir yazıyı kaleme almıssın.Seni şimdiden bu yazıyı kaleme almandan dolayı tebrik ederim.belkide birçok kişinin gönlünden geçenleri dile getirmissin.
Özellikle hakemler konusunu dile getirmen taktirle karşılanacak bir şey.
Siz konuyu açmışken birkaç konuyada ben değinmek istiyorum.Bilindiği üzere sporda şiddet yasası ile müsabaka hakemlerine büyük yetkiler verildi.Kura çekimi sırasında ve daha sonra federesyon yetkilileri ile görüşmelerimizde,sohbetlerimizde kulüplerin çok dikkatli olmalarını,oluşacak küçük bir olayda dahi hakemin soyunma odasına gidip tutacağı raporla neticeyi belirleme ve taraflara ciddi cezai muidenin uygulanabileceğini belirtiyorlar.
Müsabakalara çıkan hakemler (hepsi değil)bu kuralı kendi lehine kullanarak takımlar üzerinde piskolojik baskı uygulamaya başlıyorlar.Müsabaka öncesinde serenomide takım kaptanlarına,müsabaka sırasında yedek kulübesi ve teknik heyete baskı uygulayarak zaten had sahfasında olan adrenalinin yükselmesini sağlıyorlar.Bu yüzden hakem arkadaşların daha dikkatli ve empati yaparak yaklaşmalarını söylemeden geçemeyeceğim.
başımızdan geçen bir örneği di,le getirmeden edemeyeceğim.2 ekim Pazar günü Bakırköy belediye sahasında SAL liği 4. Grup Batı Trakya - Gazi Mahallesi maçını yöneten hakemin yapmış olduğu olayı anlatmak isterim.
Bu olaya Batı Trakya kulübü yöneticileride şahittir.Müsabakanın hakemi o gün iyi bir müsabaka yönetmemiştir.Müsabakanın 83. dakikasında Gazi Mahallesi spor kulübü futbolcusu Volkan ARSLAN ı 2. sarı karttan dolayı kırmızı kart göstererek oyundan ihrac etmiştir.Müsabaka sonucunda 1-1 eşitlik ile sonuçlanmıştır.Bir hakem hatalı bayrak kaldırır,hatalı düdük çalabilir,hatalı kararlarda verebilir saygı duyarım.Fakat Bir hakem hatalı müsabaka raporu yazamaz.
Perşembe günü disiplin kurulu toplantısına futbolcumuz Volkan ARSLAN ı götürdüğümüzde şaşırdığımız bir olayla karşılaştık.Çünkü hakem raporunda Gazi Mahallesi futbol takımından değil Batı Trakya futbol takımından 11 nolu futbolcunun 2. sarı karttan dolayı ihrac edildiği yazılmakta idi.
Buna itiraz eden Kulübümüzün Başkan yardımcısı Endercan ÇİÇEK hayır benim futbolcum kırmızı kart ile ihrac edildi demesi üzerine müsabakanın hakemi Mustafa DİNÇER aranarak raporun hatalı olabileceği sorulması üzerine ,yok ben raporumda ne yazdıysam o doğrudur demiştir.Bu arada Batı Trakya kulübü ve saha komiseri,gözlemciler aranıp kırmızı kartın Volkan ARSALN a gösterildiğinin teyiti üzerine bu yanlışlık düzeltilmiştir.
Şimdi konu itibari ile sahanın tek hakimi konumundaki hakemlerin müsabaka raporlarının hatalı yazılabileceğini,ileride müsabaka sonuçlarınında yanlış yazılabileceğini düşünürsek vay halimize demek isterim.
Kendi Futbolcusunu kendi ihbar eden tek kulüp sanırsam Gazi Mahallesi spor kulübü olmuştur.Ve 1 maç ceza almasını sağlamıştır.takip eden hafta sonu oynadığımız İdealtepe maçına santraforundan yoksun olarak çıkarak malüp olmuştur.
Demek istediğim sudur.hakemlerde bir insandır neticede.Hata insanlar içindir.Fakat bu hataları asgariye düşürmek müsabakaya başlarken sağduyulu,artniyetsiz ve her takıma eşit mesafede yaklaşmasını temenni ederiz.
Ali Rıza KOÇYİĞİT
Enteresen bir durum bu Ali Rıza Bey. Gerçi daha önce de olmuştur böyle şeyler ancak Hakemin hatasında ısrar etmesi çok garip bir durum. Gazi Mahallesi Spor Kulübüne başarılar diliyorum, sizlere de örnek davranışınızdan dolayı teşekkür ediyorum.
Burak Kurtuluş
Yorum Gönder