
YAZI: ENGİN AKIN
Merhabalar önceki gün yazı yazmadım ya birileri merakta bulunmuş. Sadece kendimi dinlendirdim. O kadar. Yanlış anlamalara yol açmasını istemem. Birkaç zamandır yazmayı düşündüğüm yazım için gerekli bilgileri toparlamam gerekti onun için uzun bir yolculuk yaptım. Uzun bir yolculuktan kastım, Silivrispor’un kamp yatığı otele kadar uzandı yolum… Yola erken çıkmam gerektiği için yazımı yetiştiremedim. Neyse yol boyunca iyice düşündüm. Sonra kaşındım çünkü otobüste sivrisinekler vardı ısırdıkları yerler kaşıntı yapıyordu… Termale vardım. Burada ilk olarak otelin aşçısı ile görüştüm. Durumu bana anlattı zehirlenme olayının kendisinin yaptığı yemeklerden değil yemekten sonra kutladıkları doğum gününde yedikleri pastadan olabileceğini anlattı bana. Ben de kendisine hak verdim. Eli yüzü düzgün Müslüman bir adama benziyordu çünkü aşçı… Sonra tesisleri dolaştım. Geçtiğimiz yıllarda gitmiştim. Gitmemin sebebi kamp içindi, Silivrispor’un kampı… Bayağı değişiklik olmuş, geliştirmişler kendilerini, helal olsun… Tesislerde gezerken görevliden biri bana ne aradığımı sordu. Bende görevliye kendimce araştırma yaptığımı anlattım. Görevli ise bana son derece samimi bir şekilde nelerin döndüğü anlattı, yani işin iç yüzünü anlatarak perdeyi araladı anlayacağınız.
Otel görevlisi anlattı ben dinledim ve notlar aldım. Aldığım notları sizlerle paylaşıyorum… Takımın ilk geldiği gün her şeyin güllük gülistanlık olduğunun notunun altını çizmişim. Sonraki günlerde ise takımın idman yaptığı sahalara yöneticilerin iştirak etmeyişi ve bir çok genel anlatımlar. Fakat bu tür olaylar tüm kulüplerde olur. Mesela çok iyi biliyorum ki örnekle açıklayayım; bir kulübün kamp yaptığı oteldeki yöneticileri takımla birlikte kalmak yerine biraz uzaktaki otelde konakladıklarına da şahidim… O uzaktaki otelde neler yaptığını da anlatabilirim… Neyse gelelim asıl konumuza kampa giden yöneticilerin ne yaptığını sorgulamak bana düşmez… Yine otel görevlisi arkadaş bana kampın ilerleyen günlerinde üç yöneticiden ikisinin kimseye haber dahi vermeden kampı terk ettiğini söyleyince inanın ki ben inanmadım. Silivri’ye Silivrispor’a bu kadar gönül veren isimlerin oyuncularını yarı yolda bırakacağına inanmıyorum, inanmak istemiyorum. Yalan söyleyecek değil ya adam… İki yöneticinin kampı habersiz terk etmesinin ardından beş parasız kalan koskoca Silivrispor Futbol Takımının düştüğü durumları varın siz hesap edin…
Parasız bir şekilde adeta yetim gibi kalan takım idman yaptığı sahada içme suyu sorunu da yaşamış. Allah Allah!!! Bu içme suyu sorununun imdadına ise otelin karşısında bulunan bakkal yetişmiş. Çok da derdiymiş gibi… Pazarlıklar yapılmış ve idmanda harcanacak kadar kılı kılına içme suyu tedarik edilmiş. Fakat, en önemlisi ise bakkala kimin para vereceğiymiş… Zehirlenmeden önceki son idmanda bakkal ödeme yapılmadığı takdirde içme suyu vermeyeceğini açıklaması üzerine otelde toplantı yapan oyuncular aralarında para toplayarak bakkalın hesabını kapatmış. İyi de benim merak ettiğim iki yönetici gittikten sonra kalan yönetici ne işe yaradı. Tatile mi gitti acaba. Hayır bir insan tatile de gitse cebinde para olur… Oyuncular aralarında topladığı paralarla bakkalın hesabını kapattıktan sonra idmana çıkılmış ve o gün de zehirlenme olmuş. Ve takım erken dönmek zorunda kalmış… Buraya kadar olan olaylara benim zerre kadar bir katkım olmadı. Bu olaylar olurken acaba diyorum onursal basın ne halt ediyordu? Konunun özü ise oyuncularının genel bir ihtiyaçlarından olanını dahi karşılayamayan bir yönetimden ne bekliyorsunuz? Hayal kurmayınız lütfen…
Gelelim açılışın en baba fiyaskosuna… Açılışta hiç dikkat etiniz mi acaba eski yöneticiler ve başkanları gördünüz mü? Ben göremedim. Benim gibi açılışa gidenlere de sordum ama onlarda görememiş. Sanırım davet konusunda geçen seneki gibi sınıfta kaldılar. Yüzlerine gözlerine bulaştırdılar…
Evet Silivrispor sezon açılışını yaptı da aklıma bir şey takıldı geçen günkü yazımda bahsetmiştim… Hüseyin Başkanın açılışta yaptığı konuşmada aidatlarını yatırmayanların konuşması hakkında söylediklerine takıldım. Başkanım siz bilmiyorsunuz galiba şu anki yönetimdeki insanlarda aidatlarını yatırmadan atandılar. Birde tüm üyeler aidatlarını yatırsa dahi bu toplanan aidatlarla bir oyuncunun maliyetini bile karşılayamazsınız, bilginize…
Silivrispor’un açılışında hocam genç oyuncuları cesurca oyuna sürdü. Bu takdir edilecek bir gelişme ve atılımdır. Fakat asla yenilik değildir. Amaç sezon içinde de aynı cesareti göstermek yürek ister. Gönül isterdi ki hocam sezon içinde de aynı cesareti göstersin. Bu çok zor bir ihtimal ama olsun açılış maçında böyle bir gösteriye de ihtiyaç vardı. Belki gençlere bu kadar ağırlık verilmesinin nedeni sakatların çokluğu da olabilir…
Şu kadro dışı kalan oyuncularla ilgili bir haber yapmıştım geçtiğimiz günlerde. Hatırlayacaksınızdır sanırım… Kadro dışı kalanlar olarak benim lanse ittiğim isimler defansta görevli olan Şamil, kaleci Alper ve orta sahanın vasat elemanı Görkem’di. Dün işin aslını öğrendim. Bunu da sizlerle paylaşıyorum… Kadro dışı sadece Şamil kaldı bu bilin… Takıma üçüncü kaleci olarak alınan Alper kadro dışı değil açılış maçından önce ve çok daha önceleri parasını alamadığı için takımı bıraktığını öğrendim. Sizin anlayacağınız çocuk parasını alamadığı için takımı terk etti. Bunu birde kadro dışı bıraktık diye anlatıyorlar. En bombası ise Görkem meselesidir… Bu oyuncunun ismi de kadro dışı kalanlarla aynı kefede anılıyordu. Ne olduysa bu oyuncu kadro dışı bırakılmaktan vazgeçildi. Genel dedikoduya göre bu oyuncu yani Görkem, yardımcı hocanın ve genel kaptanın kontenjanı olduğu için takımda kaldığı da söyleniyor…
Öncelikle birileri bu takımı o kadar sıkı bağlarla tutuyor ki anlatamam… Bu bağ o kadar kuvvetli ki siz bunun adına arkadaşlık, dostluk ya da kardeşlik diyin. Ben buna temel sağlam derim. Unutmadan geç de olsa doğum gününüz kutlu ve mutlu olsun. Gelecek güzel günlerde de birlikte olmak dileğiyle. Silivri’de sadece Silivrispor’un olmadığını bilmeniz ve kabullenmeniz de ayrıca güzel… Şimdiden yaptığınız ve her ay muntazaman yapacağınız yardımlar için teşekkür ederim.
Merhabalar önceki gün yazı yazmadım ya birileri merakta bulunmuş. Sadece kendimi dinlendirdim. O kadar. Yanlış anlamalara yol açmasını istemem. Birkaç zamandır yazmayı düşündüğüm yazım için gerekli bilgileri toparlamam gerekti onun için uzun bir yolculuk yaptım. Uzun bir yolculuktan kastım, Silivrispor’un kamp yatığı otele kadar uzandı yolum… Yola erken çıkmam gerektiği için yazımı yetiştiremedim. Neyse yol boyunca iyice düşündüm. Sonra kaşındım çünkü otobüste sivrisinekler vardı ısırdıkları yerler kaşıntı yapıyordu… Termale vardım. Burada ilk olarak otelin aşçısı ile görüştüm. Durumu bana anlattı zehirlenme olayının kendisinin yaptığı yemeklerden değil yemekten sonra kutladıkları doğum gününde yedikleri pastadan olabileceğini anlattı bana. Ben de kendisine hak verdim. Eli yüzü düzgün Müslüman bir adama benziyordu çünkü aşçı… Sonra tesisleri dolaştım. Geçtiğimiz yıllarda gitmiştim. Gitmemin sebebi kamp içindi, Silivrispor’un kampı… Bayağı değişiklik olmuş, geliştirmişler kendilerini, helal olsun… Tesislerde gezerken görevliden biri bana ne aradığımı sordu. Bende görevliye kendimce araştırma yaptığımı anlattım. Görevli ise bana son derece samimi bir şekilde nelerin döndüğü anlattı, yani işin iç yüzünü anlatarak perdeyi araladı anlayacağınız.
Otel görevlisi anlattı ben dinledim ve notlar aldım. Aldığım notları sizlerle paylaşıyorum… Takımın ilk geldiği gün her şeyin güllük gülistanlık olduğunun notunun altını çizmişim. Sonraki günlerde ise takımın idman yaptığı sahalara yöneticilerin iştirak etmeyişi ve bir çok genel anlatımlar. Fakat bu tür olaylar tüm kulüplerde olur. Mesela çok iyi biliyorum ki örnekle açıklayayım; bir kulübün kamp yaptığı oteldeki yöneticileri takımla birlikte kalmak yerine biraz uzaktaki otelde konakladıklarına da şahidim… O uzaktaki otelde neler yaptığını da anlatabilirim… Neyse gelelim asıl konumuza kampa giden yöneticilerin ne yaptığını sorgulamak bana düşmez… Yine otel görevlisi arkadaş bana kampın ilerleyen günlerinde üç yöneticiden ikisinin kimseye haber dahi vermeden kampı terk ettiğini söyleyince inanın ki ben inanmadım. Silivri’ye Silivrispor’a bu kadar gönül veren isimlerin oyuncularını yarı yolda bırakacağına inanmıyorum, inanmak istemiyorum. Yalan söyleyecek değil ya adam… İki yöneticinin kampı habersiz terk etmesinin ardından beş parasız kalan koskoca Silivrispor Futbol Takımının düştüğü durumları varın siz hesap edin…
Parasız bir şekilde adeta yetim gibi kalan takım idman yaptığı sahada içme suyu sorunu da yaşamış. Allah Allah!!! Bu içme suyu sorununun imdadına ise otelin karşısında bulunan bakkal yetişmiş. Çok da derdiymiş gibi… Pazarlıklar yapılmış ve idmanda harcanacak kadar kılı kılına içme suyu tedarik edilmiş. Fakat, en önemlisi ise bakkala kimin para vereceğiymiş… Zehirlenmeden önceki son idmanda bakkal ödeme yapılmadığı takdirde içme suyu vermeyeceğini açıklaması üzerine otelde toplantı yapan oyuncular aralarında para toplayarak bakkalın hesabını kapatmış. İyi de benim merak ettiğim iki yönetici gittikten sonra kalan yönetici ne işe yaradı. Tatile mi gitti acaba. Hayır bir insan tatile de gitse cebinde para olur… Oyuncular aralarında topladığı paralarla bakkalın hesabını kapattıktan sonra idmana çıkılmış ve o gün de zehirlenme olmuş. Ve takım erken dönmek zorunda kalmış… Buraya kadar olan olaylara benim zerre kadar bir katkım olmadı. Bu olaylar olurken acaba diyorum onursal basın ne halt ediyordu? Konunun özü ise oyuncularının genel bir ihtiyaçlarından olanını dahi karşılayamayan bir yönetimden ne bekliyorsunuz? Hayal kurmayınız lütfen…
Gelelim açılışın en baba fiyaskosuna… Açılışta hiç dikkat etiniz mi acaba eski yöneticiler ve başkanları gördünüz mü? Ben göremedim. Benim gibi açılışa gidenlere de sordum ama onlarda görememiş. Sanırım davet konusunda geçen seneki gibi sınıfta kaldılar. Yüzlerine gözlerine bulaştırdılar…
Evet Silivrispor sezon açılışını yaptı da aklıma bir şey takıldı geçen günkü yazımda bahsetmiştim… Hüseyin Başkanın açılışta yaptığı konuşmada aidatlarını yatırmayanların konuşması hakkında söylediklerine takıldım. Başkanım siz bilmiyorsunuz galiba şu anki yönetimdeki insanlarda aidatlarını yatırmadan atandılar. Birde tüm üyeler aidatlarını yatırsa dahi bu toplanan aidatlarla bir oyuncunun maliyetini bile karşılayamazsınız, bilginize…
Silivrispor’un açılışında hocam genç oyuncuları cesurca oyuna sürdü. Bu takdir edilecek bir gelişme ve atılımdır. Fakat asla yenilik değildir. Amaç sezon içinde de aynı cesareti göstermek yürek ister. Gönül isterdi ki hocam sezon içinde de aynı cesareti göstersin. Bu çok zor bir ihtimal ama olsun açılış maçında böyle bir gösteriye de ihtiyaç vardı. Belki gençlere bu kadar ağırlık verilmesinin nedeni sakatların çokluğu da olabilir…
Şu kadro dışı kalan oyuncularla ilgili bir haber yapmıştım geçtiğimiz günlerde. Hatırlayacaksınızdır sanırım… Kadro dışı kalanlar olarak benim lanse ittiğim isimler defansta görevli olan Şamil, kaleci Alper ve orta sahanın vasat elemanı Görkem’di. Dün işin aslını öğrendim. Bunu da sizlerle paylaşıyorum… Kadro dışı sadece Şamil kaldı bu bilin… Takıma üçüncü kaleci olarak alınan Alper kadro dışı değil açılış maçından önce ve çok daha önceleri parasını alamadığı için takımı bıraktığını öğrendim. Sizin anlayacağınız çocuk parasını alamadığı için takımı terk etti. Bunu birde kadro dışı bıraktık diye anlatıyorlar. En bombası ise Görkem meselesidir… Bu oyuncunun ismi de kadro dışı kalanlarla aynı kefede anılıyordu. Ne olduysa bu oyuncu kadro dışı bırakılmaktan vazgeçildi. Genel dedikoduya göre bu oyuncu yani Görkem, yardımcı hocanın ve genel kaptanın kontenjanı olduğu için takımda kaldığı da söyleniyor…
Öncelikle birileri bu takımı o kadar sıkı bağlarla tutuyor ki anlatamam… Bu bağ o kadar kuvvetli ki siz bunun adına arkadaşlık, dostluk ya da kardeşlik diyin. Ben buna temel sağlam derim. Unutmadan geç de olsa doğum gününüz kutlu ve mutlu olsun. Gelecek güzel günlerde de birlikte olmak dileğiyle. Silivri’de sadece Silivrispor’un olmadığını bilmeniz ve kabullenmeniz de ayrıca güzel… Şimdiden yaptığınız ve her ay muntazaman yapacağınız yardımlar için teşekkür ederim.
1 yorum:
güzel seyler yazıyosun kardes agzına saglık
Yorum Gönder