Perşembe, Aralık 07, 2006

Oradaydım: Küçükköyspor-Sarıyer

İzin günümde evde oturup Football Manager 2006-2007 oynayabilirdim lakin Lig B 1. Grup'ta play-off'a çıkma heyecanının yaşandığı bir günde futbolu heyecanını bizzat statta yaşamanın daha iyi olduğuna kanaat getirererek, Küçükköy-Sarıyer maçı için Küçükköy Stadı'nın yolunu tuttum. 


Aksaray Emniyet Durağı'ndan bindiğim 38e Yunus Emre Mah-Bayazıd otobüsüyle Küçükköy Meydan'da indikten sonra stada yürüyerek vardım. (Stat için, merkezde inip caminin arkasına doğru beş dakika falan yokuş yukarı yürüyorsunuz). Her yerde 'Kader maçımız. Giriş ücretsizdir. Tüm halkımız davetlidir' yazılı afişler vardı. Sanıyorum yaklaşık 5000 kişi alan Küçükköy Stadı'nın ev sahibi taraftarlar için tek girişi var. Giriş kapısı o kadar küçüktü ki müthiş bir izdiham oluşuyordu. Arkalarında 'Grup Boğalar' yazılı fosforle yeşil montlar olan birkaç genç -ki tribün lideri oldukları her hallerinden belli oluyordu- kapının oradaki parmaklıkların üzerine çıkmış, çoğunluğu 10-17 yaş arası çocuklardan oluşan kalabalığın düzenli bir şekilde sıraya girmesine çalışıyordu. Haliyle biz de sıraya girdik. Ancak sürekli sıraya girip kaynayan 9-14 yaş gurubu nedeniyle sıra bir türlü ilerlemiyordu. En nihayetinde bir tribün lideri gençlerin sonra alınacağını söyleyip bizim gibi yaşlıları önce içeri buyur etti de girebildik. 

Tek bir kapalı maraton tribününden oluşan Küçükköy Stadı'na girdiğimde maçı rahat gören orta kısım tamamen dolmuştu. Ben de sağ tarafa, Sarıyer kalesini çok iyi gören bir yere geçtim. 'Yeşil-Siyah Boğalar' konseptini benimsemiş Küçükköy taraftarları oldukça ateşli bir şekilde takımlarını desteklerken, satıcılar da minder, çekirdek vs. satıyordu. Tribünde kirlilik yarattığını düşündüğüm için çekirdek almadığım için satıcıları es geçtim ve maça konsantre oldum.

 İddiaların aksine, play-off'u garantilemiş Sarıyer maça tam kadro çıktı. Küçükköyspor mücadeleye oldukça iyi başladı, sağlı-sollu ataklarla geldiler. 15'te 3 numaralı uzun saçlı oyuncunun kişisel gayretleriyle sürüklediği atakta soldan yapılan ortada topu önünde bulan 9 numaranIn vuruşunda top kaleci Haluk'tan döndü, ancak kaleciden dönen top 9 numaraya çarpıp kaleciyi geçti ve kaleye doğru yöneldi (gözünüzün önüne getirebildiniz inşallah), o sırada kalecinin üzerinden atlayan 9 numara da topu ağlara gönderdi: 1-0 

Bu skorla Küçükköy play-off'u garantiliyordu. Sarıyer için zaten sorun yoktu. Bu andan itibaren hayatımda gördüğüm en sıkıcı maç oynanmaya başladı. Bir süre sonra ben de pes ettim ve bir paket çekirdek alarak yemeye başladım (Çok şey kaçırmışım). Bu arada hayatımdaki en rahatsız maçlardan birini de izlediğimi belirtmeliyim. Hiçbir maçta bu kadar küçük çocuk görmedim. Sürekli bir yerlere gidip geliyorlar, önünüzde oturanlar sürekli kıpırdanıyor, maçla ilgilendikleri yok zaten. Hatta bir ara önümdeki 12-13 yaş grubundaki dört çocuk sigara içmeye başlayınca gayri ihtiyarı 'oha' deyiverdim. 

Maçın başında bahsettiğim Küçükköy tribün liderlerinden biraz daha bahsetmek istiyorum. Gerçekten profesyonel bir iş çıkardı çocuklar. Yeşil montlulardan bir tanesi, bazen duraksayan tribünleri 'cesaretlendirmek' için üzerlerinde tahta parçaları attı, su serpti, çeşitli hareketlerle bağırıp çağırdı ama ne yaptı etti uyumakta olan tribünleri canlandırdı. Onun yanındaki iki tane de hayatımda gördüğüm, işini en seven tribün liderleriydi sanırım. Tam bir animatör ruhuyla iş yaptılar."Hadi arkadaşlar, şimdi yeni bir şey deniyoruz" diyip güzel bir şekilde anlatan kaç tribün lideri vardır ki? Gerçekten birçok yenilik vardı. 

Bir ara "Büyük başkan şerefi ayağa kaldır" diye tempo tutmaya ve yöneticileri ayağa kaldırmaya çalıştılar. "Büyük başkan el salla"yı çok gördüm ama bunu herhalde yöneticiler sallamaz diye düşünüyordum. Ancak birden tüm Küçükköy yönetimi şeref tribününde ayağa kalktı. Üstüne üstlük taraftarlarla karşılıklı "Yeşill-Siyahh--en büyüüük--küçükköy" tezahuratı yaptılar. Dünya üzerinde yönetimle taraftarların karşılıklı tezahurat yaptığı yegane kulüp Küçükköyspor'dur sanıyorum. 

Taraftarlarla ilgili tek yadırgadığım şey taktıkları atkılardı. Yeşil-Siyah atkılarda Küçükköyspor yazıyordu ancak üzerindeki amblem Sakaryaspor'undu! Neyse bu arada maç 1-0 bitti. Maç sonrası, Zafere Kaçış filmindeki gibi taraftarlar sahaya inip futbolcuları sardı. Ben de stat kapısının yolunu tuttum. Ben meydana doğru inerken 300 kadar 'Yeşil-Siyahlı Boğa' da tezahuratlarla caddede takımlarının zaferini tüm semte duyuruyordu.

Hiç yorum yok:

Genç Kartaltepeliler depremzedeleri unutmadı

Genç Kartaltepeliler taraftar grubu, bu bayramda da deprem bölgesini unutmadı.