Perşembe, Haziran 26, 2014

Nereye gidiyoruz...

Amatöre hizmet büyük özveri gerektiren bir uğraş. Türk futbolunun dünya futbolunun geride kalmasının nedenlerini hiç merak eden TFF yetkilileri var mı? Diye hep düşünmekteyim.

 

Nüfusu İstanbul’dan küçük olan Belkçika, Bosna Hersek, Hollanda ve diğer dünyada futbolda söz sahibi olmuş ülkelerin çocukları uzaydan mı geliyor? Cevap tabi ki hayır.. Hatta bizim çocuklarımız daha yetenekli peki sorun nerede? Sorun bizim sistemde. Örneğin ilkokulda çocuk İngilizce eğitim alır, ortaokulda çocuk İngilizce eğitimi alır, lisede ve üniversitede İngilizce eğitimi alır, derslerden geçer ve mezun olur. Ama tek bir cümle kuracak İngilizce bilmez. Ne yazık ki bizim antrenör eğitimiz ve futbola bakışımız böyle. Zaten antrenörlük de futbolculuk da bizim ülkede meslek değil.

En büyük sorun herkesin elit kesime ve kısa süreli başarıya odaklı bir düşünce yapısına sahip olması. Aslında durumu Şenol Güneş özetlemiş. ‘Türk futbolunun altında pantolon yok, hangi ceketi giysem derdinde.’

Asıl başarı tabanda başlatılıp uzun vadede üst kesime yayılması ile gerçekleşecektir. Almanya örneği gibi..Kaldı ki Almanların yüzde 40’ı oyuncu havuzu Türklerden oluşuyor. Hani bizden hiç oyuncu yetişmeyen nüfustan… Amatör olmadan profesyonel ligler olmaz. Amatör bir evin temelidir. Temeli sağlam olmayan ve içinde adalet olmayan her şey yıkılmaya mahkûmdur.

‘En büyük sorun, saha ve tesis’
İstanbul amatör futbolu olarak Avrupa’da futbolda dünyada söz sahibi olmuş ülkelerden daha fazla nüfusa sahip. İstanbul’da en büyük sorunumuz saha ve tesis. İstanbul’da amatör spor kulüplerinin bulunduğu bütün araziler mütahitlerin iştahını kabartmak da zaten vakıf, belediye ya da karayollarına ait olan araziler… Üzerinde bulunan kulüpler yüksek ecri misil ödemesine maruz kalmak da veya yerlerinden terk edilerek yok edilmektedirler. Bu yüzdendir ki yüzyıllık kulüpler İstanbul’da bu şartlar yüzünden yerle bir edilerek tarihe gömüldü.

‘Kulüpler siyasi basamak olarak kullanılmamalı’
İstanbul’da her mahallede sağlıklı bir sahaya ihtiyaç vardır. Fakat bu tesisler kulüpleri art niyetli çıkar amaçlı kullanan kişilere bırakılmamalıdır. Yerel yönetimler kontrolünde bu saha tesisler spor kulüplerinin kullanımına verilmelidir. Kulüpler ve yönetimleri sürekli denetlenmelidir. İlk başta kulüpleri denetlemekle işe başlanmalıdır. Kulüpleri rant amaçlı veya siyasi basamak olarak kullanan yönetimler lav edilmelidir. Dernek olan kulüplerin üyeleri altyapıda oynayan çocuklar ve onların velileri olmalıdır. Sporcular memnun değilse yönetimler değiştirilmelidir.

‘O paralar amatöre aktarılmalıdır’
Başka bir sorun TFF ve onun akla mantığa uymayan kurallarıdır. TFF ve bağlı bulunduğu kurumlar amatör futbolu kurtarabilir. Fakat Beylerbeyi’nde TFF’nin kendi sahasına gidip minicik ayakların köstebek yuvası, zımpara suni çimde spor yaptığını görünce durumunda ne kadar vahim olduğunu anladım. Oysaki yılda 14 milyon alan oyunculara milyon dolarlar prim veren bu kurum değil miydi? Milli takımda prim sistemi kaldırılmalıdır. Milli takımda para olmaz. Bence o paralar amatör futbola aktarılmalıdır…

 

‘Yaş kontenjanı utanç verici’
TFF ve bağlı bulunduğu kurumların görevi futbolu yaygınlaştırmak iken her geçen gün futbol oynamaya kısıtlamalar getirmektedir. Dünyada eşi benzeri olmayan yaş sınırı, Türk futbolu için utan verici bir durumdur. Bir insanın spor yapma özgürlüğüne sınır koymak kadar ahlaksız bir durum yoktur. Almanya, İspanya, Hollanda, İngiltere, İtalya vs. dünya ülkelerinin hiç birinde böyle saçma kural yok iken bizde neden var? Yoksa biz o ülkelerden futbol olarak bu kural sayesinde daha mı öne geçtik? Yirmi senedir insanlara sınır koyduk ama ileri değil sadece geri gittik. Aslında kural çok basit. Her takıma kendi altyapısından 16-21 yaş arası ilk 18 kişilik eseme listesine 4 veya daha fazla oynatma zorunluluğu getirirsek, hem süper lige yabancı sınırlanmasına gerek kalmaz hem de amatör takımların gençleşmesine destek olup milyarlarca transfer parası harcayıp altyapısına değer vermeyen kulüplerin altyapılara yatırım yapmaları sağlanmalıdır. Zaten Avrupa da kulüplerin sistemleri bu şekildedir.

 

‘Çocuklarımızı biçtirmeyelim’
Diğer büyük sorun antrenör erozyonudur. Türkiye’de yanlış bir izlenim oluşmuştur. Her futbol oynayan antrenör olacaktır. Antrenörlük bilimsel bir meslektir ve ciddi bir eğitim ister. 1 haftalık eğitimlerle kimse bir şey öğrenemez. Çocuklarımızı 1 haftalık eğitimlerle lütfen biçtirmeyelim. Genç oyuncuların en büyük düşmanı pedagojik eğitimi olmayan yarışmacı, kazanmak amaçlı her şeyi yapan eğitimsiz antrenörlerdir. Herkese antrenör hakkı verilmelidir. Fakat bu eğitim üniversitelerle anlaşılıp temel antrenman ve eğitim derslerinin bulunduğu en az 12 ayı kapsayacak bir eğitim ve sınav sonunda sadece sınavı geçenlere verilen bir hak olmalıdır. Kaldı ki İspanya’da spor akademisi öğrencileri Pro Lisans ile mezun olurken TFF’nin Spor Akademisi antrenörlük mezunu olan bir öğrenciye en düşük lisans C vermesiyle bilime ne niyetle baktığı belli olmuştur. 4 sene eğitim almış ve futbol oynamış bir öğrenci ne yazık ki hiç eğitim görmemiş sadece 4 sene futbol oynamış biriyle aynı seviyede lisans almaktadır. Zaten futbol oynamamış bir öğrenci antrenörlük bölümü okuyamaz. Kamuoyunda spor akademisi antrenörlük bölümü öğrencilerinin futbol oynamamış söylentisi asılsız. Bilimden korkan hazıra ve basite kaçan aslı olmayan bir iddiadır.

‘Herkes antrenör…’
Aslında İstanbul da antrenör olmaya da gerek yoktur. İstanbul’da yönetici saha içi giriş kartı ile bütün yöneticiler mahallenin kasabı, bakkalı antrenörlük yapmaktadır. Maçlara gittiğimizde küçücük çocuklara dayağın ve küfrün bini bin parça olup minicik çocukları spordan küstürmemiz beni utandırmaktadır. Doğrusu İstanbul’da maça çıkan takımın başında antrenör olmadan hiçbir maç oynatılmamasıdır.

 

Yeni kurulan kulüplerin altyapılarında hiç oyuncu bulundurmaması diğer vahim durumlardan birisidir. Yeni kurulan kulüplere U11,12,13,14 liglerinde katılım zorunluluğu getirilmeli ve bu liglere katılmayan kulüplerin a takımları ligden ihraç edilmelidir. Böylece kulüp kurmanın gerçek anlamı yakalanmalıdır. Bu sayede 12 takımlı U11 ligleri çekilen 6 takım yüzünden 5 maçla sınırlı kalmamalıdır.

Başka bir kanayan yara yetiştirme bedellerinin 13 yaş zorunluğu ile 13 yaşından önce transfer olan oyuncuların yetiştirme bedellerini elit kulüplerin amatör kulüplere vermemesidir. Hiç geliri olmayan kulüplerin oyuncuların büyük kulüpler tarafından takip edilmesi ve bu oyuncuların profesyonel kulüplere transferi sonrası amatör kulüplerinin yetiştirme bedellerinden hiçbir şey alamaması, eliti koruyan sistemin saçma bir parçası olarak karşımıza çıkmaktadır. Lisansı çıkan her oyuncudan amatör spor kulüpleri yetiştirme bedeli almalıdır.

O kadar çok sorun var ki inşallah daha sonra onları da paylaşacağım. Sahaların kötü durumu, okulun ve dershanelerin spora engel olması, kışın kapalı spor salonlarının olmaması, bütün liglerin kısalığı, U12 liginin olmaması… TFF verilen yüksek lisans bedelleri, amatör spora yerel yönetimlerden ayrılan bütçeler vs.

Bu çocuklar hepimizin. Birlikte geleceği doğrular ile inşa edelim. Hepinizi sevgiyle selamlıyorum.

YAZI: MURAT YILMAZ

Murat Yılmaz, Marmara Üniversitesi Antrenörlük mezunu olup, profesyonel ve amatör olarak 20 seneyi aşkın futbol oynamış UEFA B lisanslı antrenördür.

4 yorum:

Bülent dedi ki...

Murat bey tebrik ederim, Türk futbolunun neden gelişemediğini gerçekten çok güzel yazmışsınız.ben buna sadece ailelerimizin eğitiminin eksikliğinden kaynaklı çocuklarını futbola ticari amaçla götürmelerini, eğer kısa vadede para kazanamayacaksa futbou bıraktırmalarını ekleyebilirim.çocuğuna öne çıkması için maçlarda kırıp dökmesini hocasından çok taktik vererek çocuğun aklını karıştırmasını söyleyebilirim.gerçekten sizin yazınızı alıp incelediklerinde ve sorunları tek tek çözdüklerinde futbolun nasıl geliştiğini ve ne kadar kolay olduğunu görecekler.tabii başka bir sorunda bunları çözme derdinde olan yöneticiler var mı,federasyon yönetiminde o da ayrı bir sorun.saygılar

abdullah sarıgül dedi ki...

Murat hocam'a teşekkür ederim...biraz stem,isyan ve başkaldırı yazısından dolayı..
kim dur der bilemem...
sistemi bu şekilde oluşturanlar kuranlar utansın...
ben sadece oğulları futbol oynayan,bu bu uyurda da sadece veli olarak onlara destek olmaya çalışan bir sporseverim..
benimde gördüğüm birkaç eksik noktayı belirtmek isterim..

değinilmemiş olan emek hırsızlıkları ne olacak..başarı uğruna çakma yaşla oynayan ve büyük kulüp altyapılarını parselleyen oyuncular ne olacak.gerek amatördeki hocalar ve gerekse futbolcu olamamış veliler ve diğer nedenlerle yaşı küçük yazılmış sporcular...ana yaşı 20 olup U16 da büyük kulüp altyapısında oynayanlar var..

bizim kulüplerimiz ne zaman fiziği iyi olmasada yetenekli çocukları ergenliğe kadar elinde tutar sabreder biz o zaman başarıyı yakalarız.

cılız oyuncular altın değerinde ama kim farkında mesele burada..yaşından büyük çakma çocuklarla orjinal yetenekler başedemiyor...fiziği yetersiz denilip geri gönderiliyor..
doğal olarak da psikolojik yıkım..haydi veli olarak tamir et hayata motive et..vs..

başarı uğruna yapılan her sahtekarlık mübahsa..sonuç ortada...
altyapılarda yurtdışında hep başarılıyız..sonra ne oluyor..

bence,futbol oyunu Türk insanına uygun bir spor dalı değildir.
7 den 77 ye sporda şiddet,çekememezlik,başarılı olanada saldırı,alkolik,sahtekar hocalar,çocuklarını yarış atı gören veliler..kendine bakmayan olduğunu sanan sporcular,
...müthiş sistemlerimiz:DÜNYA KUPASI 'TV DEN İZLEME GELENEĞİMİZ....HAYDİ BREZİLYA....bri 100 yıl daha seni destekleyen bir ülke var arkanda......

Ahmet ÖZTÜRK dedi ki...

murat..seninle gurur duyuyorum....umarın bir gün tüm amatör kulüplerde senin meziyetlerinde ve maneviyatında hocalar görev yaparlar ve tüm yöneticiler anlarlaki senin gibi bir hocanın yöneticisi olmak dünyanın en kolay işi..senin sayende ben istanbulun en şanslı futbol şube sorumlusuyum heralde....her şey için,başta güzel insanlığın,beyefendiliğin için herkesin huzurunda tşk. ederim. kavacıkspor seninle çok yücelecek bundan eminim.

murat yılmaz dedi ki...

Abdullah bey dedikleriniz çok doğru Mesut Özil Türkiyede yetişşeydi yarışmacı insanlar yüzünden amatör ligde bile oynayamazdı.O bizim için çok önemli bir konu inşallah onu ayrı bir sayfada yazacağicam.çocuğa oynarken karışmak kadar yanlış olan bir şey yok.biz sporcular ,eğitimciler ve velileri olarak artık bir şeyler yapmamız gerek.

İzzettinspor'da Ferudun Şallı dönemi

İstanbul 2. Amatör Lig ekiplerinden İzzettinspor'da teknik direktörlük görevine Ferudun Şallı getirildi.